Terapötik İttifak Nedir? Danışanla Güven İlişkisi Kurmanın Temelleri
Psikolojik danışmanlık hizmeti vermeye yeni başlayanlar için en önemli kavramlardan biri terapötik ittifaktır. Mesleğe başlayanların danışanları ile daha sağlıklı ve güvene dayalı bir iletişim kurabilmeleri için öncelikle "terapötik ittifak nedir ve nasıl kurulur" gibi soruların yanıtlarını bilmeleri gereklidir.
Terapötik ittifak, psikoterapi tekniklerinin etkili olmasını sağlayan bir ilişki yapısıdır. Terapist ile danışan arasında kurulan terapötik ittifak güvene dayalı bir ilişkidir. Karşılıklı olarak işbirliği ve anlayışı kapsadığını da belirtmek gerekir. Terapist ile danışan arasındaki bağ güçlü olduğunda ve terapötik ittifak kurulduğunda terapi sürecinin de çok daha etkili ilerlediği bilinir. Bu durum, danışanın terapi sürecine dair motivasyonunu da güçlendirir.
Genel olarak terapötik ittifak, üç ana bileşenden oluşuyor. Bunların ilki danışan ile terapistin terapinin amaçlarına dair bir uzlaşmaya varmasıdır. Diğeri kullanılacak yöntemlere dair işbirliğine varılması ve sonuncusu da terapide kullanılacak teknikler noktasında hemfikir olunmasıdır. Bu üç unsur danışanın kendini çok daha rahat ve açık bir şekilde ifade etmesinde de belirleyici olabiliyor. Danışan, terapi seansları sırasında kendini daha fazla güvende hissediyor ve aynı zamanda daha anlaşılmış hissediyor olması da terapi sürecine olumlu yansıyor.
Terapötik İttifak Neden Önemlidir?
Neden "psikolojik danışmanlık mesleğine yeni başlayanların dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan biri terapötik ittifaktır" sorusunun yanıtı için bu kavramın önemine göz atmak yeterli olacaktır. Öncelikle şimdiye dek terapötik ittifak üzerine pek çok araştırma yapıldığını belirtelim. Bu araştırmalar terapötik ittifakın terapilerde başarıyı belirleyen en temel faktörlerden biri olduğunu ortaya koydu. Bunun nedenleri incelendiğinde ise danışanların kendilerini güvende hissetmesinin terapiye dair motivasyonu güçlendirdiği unsuru ile karşılaşıldı. Çünkü güven duygusu yakalanamadığında terapi süreçleri yüzeysel kalabiliyor ve bir zaman sonra danışanın motivasyonu da düşebiliyor.
Bunun tam tersi durumda yani güçlü bir terapötik ittifak kurulduğunda ise danışan yargılanmadığından kabul gördüğünü daha ney hissedebiliyor. Bu da duygu ve düşüncelerini daha açık bir şekilde ifade etmesini sağlıyor. Dolayısıyla terapi seansları başarılı oluyor ve değişim için gerekli adımların atılması noktasında da danışanlar daha istekli olabiliyorlar. Güven duygusu, danışanların utanç, suçluluk veya değersizlik gibi zorlayıcı duygular yaşamadan kendilerini ifade edebilmeleri bakımından son derece önemlidir. İşte bu nedenle danışanla terapötik ittifak kurmayı amaçlamak, meslek hayatına başlayanların üzerinde titizlikle durması gereken unsurlardan biridir.
Danışanla Güven İlişkisi Nasıl Kurulur?
Terapötik ittifakın en hassas unsurlarından biri güvendir. Elbette danışan ile terapist arasında güven ilişkisinin kurulması hem zaman hem de özen gerektirir. Bu güvenin temellerinin atılmasında terapistin tutumu ile iletişimin şekli belirleyici olabiliyor. Profesyonel sınırların korunma şekli de etkili faktörlerden biridir. Danışanla güven ilişkisinin kurulmasında önemli olan faktörler şöyledir:
-
Empati ve Anlayış
Empati, terapötik ittifakın yapı taşlarından biridir çünkü terapistin danışanın iç dünyasını anlamaya istekli olması gerekir. Danışanın duygularına saygı duyması ve bu saygıyı gerek beden diliyle gerekse iletişim tarzı ile belli etmesi önemlidir. Böylelikle danışan, gerçekten dinlendiğini ve anlaşıldığını hisseder; daha dürüst ve açık olabilir.
-
Tutarlılık ve Profesyonel Sınırlar
Önemli unsurlardan biri de terapistin profesyonel sınırları korumasıdır. Aynı zamanda terapist, tutarlı bir duruş sergilemelidir. Bu duruş, danışana güven verir ve tutarlılık noktasında seans saatlerine uyulmasından gizlilik ilkesine bağlı kalmaya kadar pek çok faktörü içerir. Terapistin öngörülebilir ve güvenilir bir figür olması, danışan tarafından hissedilir ve bu da terapötik ittifakı güçlendirir.
-
Yargılamadan Kabul Etme
Terapistin görevi yargılamak değil aksine yargılamadan duygu ve düşünceleri kabul etmektir. Danışanlar için terapi seansları sırasında kabul görmek, iyileştirici bir deneyim olur. Bu nedenle terapistin terapi süreci boyunca danışanı yargılamadan kabul ettiğini belli etmesi, destekleyici bir dil kullanması ve özellikle kırılgan duygulara karşı çok daha hassas yaklaşması önemlidir. Bu tablo oluşturulduğunda danışanlar en zor duygularından dahi söz etmekte zorlanmayacaklardır.
-
Açık ve Şeffaf İletişim
Güven ilişkisinin açık iletişimle doğrudan bağlantılı olduğu unutulmamalıdır. Terapistin yöntemlerini, seansların akışını ve terapinin temel hedeflerini net bir şekilde anlatması gerekir. Açık ve şeffaf iletişim danışanın tüm süreci daha iyi anlamasını sağlar ve güven duyması da kolaylaşır.